My biSgen

ParçaLanmış, böLünmüş dünyama-kimLiğime müzik gezegeninden düşen ışığın göLgesi vursa yeter!….

Archive for the ‘müzik öğretmeni’ Category

Piyano Pedagojisinin Temel Özellikleri

leave a comment »

yazıyı paylaştığı için "nüAns" öğRetmene teşekkürler…

Başlangıç piyano eğitiminin temel amacı, öğrencinin ileride gereksinim duyacağı piyanistik gelişimine temel oluşturacak kaliteli altyapıyı sağlamaktır. Bu eğitim, öğrencinin kişisel gelişiminde de, duygusal bileşenlerinin derinleştirilmesi ve terbiye edilmesi, sanatsal yönlerinin gelişmesi, motor becerilerinin artması gibi çok yönlü ve olumlu etkiler yaratır.

Günümüz pedagoji anlayışlarının genel yaklaşımı, başlangıç piyano eğitiminin bilimsel bir süreç olduğu ve bu süreçte bilimsel yöntemlerden yararlanılması gerektiği üzerinedir. Artık, merkezi sinir sistemi ve bunun fonksiyonlarının önemi daha iyi bilinmektedir. Pek çok ülkede piyano eğitimcileri, bu konuda uzmanlaşmış okullardan ya da bu iş için hazırlanmış kurslardan geçmek zorundadır.

 

Çalgı pedagojisinin en temel sorunlarından biri, müziksel ve teknik ders bölümlerini dengelemektir. Bu, eskiden beri gelen bir sorundur. Eskiden, farklı iki eğilim vardı: bu internet sitesinin “piyano eğitimi tarihi” kısmında detaylı olarak inceleyebileceğiniz üzere, eğitimin ilk ekollerinde, teknik gelişme çok ön plandaydı, müzikalitenin, kişinin içinden geldiği kabul edilirdi. Bu görüşe karşı olarak da, maksimum müzikalite ve müziksel düş gücünün teknik problemleri kendiliğinden bertaraf edeceği görüşü savunuldu. Her iki görüş de, gelişme için önemli ve haklıdır. Çalışmada sıradışı görüşler kabullenmek yerine, bir denge sağlamak daha doğru olabilir.

Bir diğer önemli sorun, dersleri çocuklar için çekici hale getirmektir.

Günümüzde, dünya çapında kabul gören, “işitsel yöntemlerin” kullanımı ve çocuklar için başlangıç yaşının 4-6 arası olduğudur. Öğretim malzemesi melodik ve ritmik tekerlemeler, halk şarkıları, çocuk melodileri gibi materyallere dayanmaktadır. (Ancak bu konu, Türk piyano eğitim sisteminde, olması gerektiği gibi kullanılamamaktadır). Küçük eğitim bestelerinde bile, kalite ve çeşitlilik önemli olmalıdır. Repertuvar seçimi sadece teknik öğelere göre değil, müzikal öğelere göre de yapılmalıdır.

İlk dersten itibaren öğrenci, müzikal cümlelerin ve ifadelerin mantığını anlamaya yönlendirilmelidir. Tanıştıkları her yenilik, onlara, sadece mekanik yorum getirmemelidir. Pratik çalışmada her yeni konu, basit bir doğaçlamayla, sorulan bir müzik bilmecesiyle, grafik gösterimle pekiştirilmelidir.

Piyano başlangıç eğitimini üç ana bölümde inceleyelim:

1. Öğrencinin Piyanoyla Müziksel Gelişimi: Entonasyon ve ritmik alıştırmalar, müziksel hafıza gelişimi ve kaliteli piyano tonu elde etme .
2. Piyano Çalma Tekniği: Bu konu tonu ve hafızayı kapsamakla kalmaz, aynı zamanda hareketsel temel teknikleri ve bu tekniklerle bütün vücudun aktivitesini de kapsar. Çocukların elini beş parmak pozisyonunda sabitlemiyoruz – kolu tamamen kullanarak, serbest hareketlerle parmak ucundan güzel ton çıkmasını sağlıyoruz. Her bir parmakla portamento, ardından gruplama, diğer tuşelemeler ve sonraki aşamalar geliyor. En başından beri çocuk, piyanonun tamamında çalar – tüm siyah ve beyaz tuşlarda. Farklı tonlara transpoze yapılır.
3. Notadan Çalma: Bu konu da önceki ikisiyle beraber düşünülmeli ve çocuk en başından itibaren notadan çalmaya hazırlanmalıdır. Daha sonra, kağıtta gördüğü nota onun işitmesine yol açmalıdır. Dolayısıyla notalar, piyanodaki tuşları değil, sesleri ifade etmelidir.

Ünlü Rus pedagogu A.D. Alexejev, kendi kitabında bu konuyu ve piyano eğitim yöntemlerindeki yanlışları çok güzel açıklamaktadır:

“En büyük yanlış, öğrenciyi, müzikal temel vermeden, en başta notalarla tanıştırmaktır. Bu durumda öğrenciler müziksel anlamları kavrayamamaktadırlar. Tona ve sanatsal kaliteye önem verilmemektedir.”

Başlangıç Öğrencisinin Piyano Dersinde Psikoloji ve Pedagoji Bilgilerinin Pratik Uygulamaları:

Polonyalı pedagog Markiewiczova’ya göre, başlangıç piyano derslerinin en önemli iki kişiliği olan öğretmen ve öğrenci, farklı karakterlerdedir. Öğretmen, kişiliği oturmuş, sabit bir uzmandır. Öğrenci ise, tüm olayın etrafında döndüğü kişiliktir, karakteri ve psikolojisi, kişiden kişiye ve zamandan zamana göre değişir. Her bir öğrencinin karakteri ve psikolojisine bağlı olarak, farklı öğretim yöntemleri kullanılmalıdır.

Başlangıç öğretmeni, ders süresince çocukla ilişki kurmak ve bu ilişkiye dayanmak zorundadır. Eğer bu öğretmen, çocuğun ilk öğretmeniyse, bu gereklilik daha da büyük önem kazanır. Bu nedenle, sadece iyi piyanist olmak ya da psikoloji bilgilerine hakim olmak yetmez, ayrıca pedagojik kabiliyet ve geniş bir ufuk da gereklidir. Güçlü karakter, geniş kültür, insan ilişkilerinde iyi olmak ve çocuklarla sağlam ilişkiler kurabilmek, çok önemli mesleki zorunluluklardır. Bütün öğrenciler mükemmel piyanist olmak zorunda değildirler. Müzikle daha yakın ilişki kurmaları, zevk almaları ve yaptıkları aktiviteden memnun olmaları, genel amaç olmalıdır.

En baştan itibaren öğretmen ile öğrenci arasında arkadaşça bir bağ kurulmalı ve yakın duygulara ve düzene dayalı ilişki sağlanmalıdır. Başlangıçtaki inatçılıklar, öğretmenin arkadaşça yaklaşımlarıyla atlatılabilir. Hiçbir zaman çocuklarla ilişki katı olmamalı, onlra karşı sert tutum alınmamalıdır. Öğrenciye müzik dışında, pozitif karakter özellikleri kazandırmak da, amaçlarımızdan biri olmalıdır.

Piyano eğitiminin başlangıcında çocukların karakteri çok işlenebilir durumdadır. Yetersizlikleri (ve eksiklikleri) vardır ki bunları aşabiliriz; bunun yanında etkileyici karakteristik özellikleri de vardır ki bu nedenle öğretmenin, öğrencinin karakterini anlaması çok önemlidir.

Öğretmenler bazen gereksiz bir acele içindedirler ve çocuğun gereksinim duyduğu zamanı ona sağlamakta cimri davranırlar. Derse sıklıkla zor öğeler getirdiğimizde, öğretmene ve öğrenciye fazladan efor sarfettiririz ve “genel” ilerlemeyi yavaşlatırız. Süratli gelişmeyi genellikle yetenekli öğrenciler gösterebilir. Bestenin çok detaylı çalışılması ilgi kaybına neden olabilir. O eserin çalışılmasında amaçlanan seçilmiş öğe tam oturmuyorsa, bu durumda daha geniş repertuvarla çalışmak ve ısrar etmeyerek bu öğeyi başka eser ya da etütte öğretmeye devam etmek daha doğru olur. Çocuklara kapasitelerini zorlayan ödevler verildiğinde, genellikle tatlarını kaybederler ve korkarlar. Yetenekli bir öğrenci, bu zor ödevleri başarabilir, ama zamanla yarış atı durumuna düşüp piyanodan ve müzikten soğuyabilir. Bunu önleyebilecek tek şey, anlayışlı öğretmenin doğru repertuvar seçimidir.

Doğru repertuvar seçimi zaman, çalışma ve tecrübe isteyen bir iştir. Öğrencinin ilgisini çeken bestelere sıklıkla yer verilmelidir. Ayrıca, öğretmenin, öğrencisinin sınırlarını keşfetmek için repertuvarında çeşitlilik yaratması da anlayışla karşılanmalıdır.

Piyano eğitimi, büyük istek, sabır ve disiplin gerektirir. Bütün eğitim süresi boyunca bunları elde etmek zorundayız; bununla beraber, bunları garanti eden bir yöntem de bulunmamaktadır. Bu eğitimden onların en büyük kazancı, müziğin ve piyano çalmanın heyecanıdır. Piyano dersleri çocuklar için ilginç olmalı, onların yaratıcı aktivitelerini ve düş güçlerini geliştirmelidir. Öğretmenin rolü sadece teknik becerileri geliştirmekle sınırlandırılamaz.

Teknik gelişim çocuklara ilginç gelmelidir. Tekniğin çok ön planda olduğu eski zamanlarda, aynı alıştırmaların sürekli mekanik olarak tekrarı öğrencide hissetme kaybına neden olmaktaydı. Bu, günümüz piyano pedagojisinin teknik çalışmaya önem vermediği anlamına gelmez. Çabuk, derin ve yaratıcı alışkanlıklar için, piyano çalmanın temel teknikleri gereklidir. Bununla beraber, teknik çalışmanın yöntemi ve motivasyonu değişmiştir. Öğrenciler müziksel içeriği anlamalı, alıştırmanın öğrettiğini kavramalı ve teknik zorlukların üstesinden gelmeyi başarmalıdırlar.

Müziği sadece hissetmek yetmez, onu anlamak da gereklidir. Eskiden bu anlayışın, yaşı daha büyük olan öğrenciler için geçerli olduğu düşünülürdü ve malesef geç kalınırdı. Bu yüzden öğretmen, öğrencilerinin sadece duygularla çalmasını değil, öğretilmiş -çalışılmış bilgilerle “anlayarak” çalmasını da sağlamalıdır. Piyano dersi öğretmenin pasif önerileri ve istekleriyle geçemez. Diyalog olmalı, ortak yaratıcı süreçten geçilmeli, böylece her iki tarafa da güzel şeyler vermelidir. Ders diyalogları sadece sözcüklerle değil, öğretmen ve öğrencinin piyano çalışıyla da olmalıdır. Öğrenciye müzikal sorular, açıklamalar ve bilmeceler sunmalıyız. Onların kendi başlarına müziksel gizleri ortaya çıkartmalarını sağlamalıyız. Evde ödevler yapılırken öğrenci yaptığı hataları kendi başına duyabilmelidir. Her türlü durumda öğrencinin kendi fikirlerini açıklamasına izin verilmelidir.

Ülkemizde çocuklar genellikle 6-8 yaşları arasında piyanoya başlıyorlar. Dünyada, son çeyrek yüzyılda, ülkemizde de son birkaç yılda, okul öncesi eğitime yönelik bir eğilim mevcuttur. Bu, dört yaşından itibaren olmaktadır. Dört ile sekiz yaş arasında çocuklar çok hızlı gelişirler, o yüzden aynı yöntem ve materyalleri kullanmak doğru olmaz. Bizim için çocuk psikolojisine uygun çalışmak çok önemlidir. Öğretmen, çocuğun sadece müziksel değil, zihinsel ve bedensel gelişmesine de önem vermelidir. Okul öncesi çağın önemli avantajları vardır. Öncelikle çocuğun okul için yapması gereken zorunlulukları ve ödevleri yoktur. Piyano dersleri onun için yeni bir zorunluluk gibi gelmeyecektir.

Farklı zihinsel, fiziksel, psikolojik düzeylere saygı duymalıyız. Okul çağı çocuklara notalar, şemalar gibi kavramsal materyaller gösterirken, okul öncesi öğrencilere, hafızasını kullanarak eğitim yapmak daha iyidir. Okul çağı çocuklara genellikle hatayı düzeltmek için söylemek yeterli olurken, okul öncesi çocuk, öğretmeni taklit etmek ve defalarca tekrar etmek gereksinimi duyar; başka türlü yaptığı hatalar kalıcı olabilir. Okul çağındaki çocuk bestenin duygusal karakterini (üzgün, neşeli vs) sözcüklerle ifade edebilirken, okul öncesi çocuk aynı tepkileri veremeyebilir.

Piyanoya başlangıç pek çok farklı öğeden oluşur – müziksel işitme, hissetme, piyano çalmanın teknik becerileri gibi. Öğretmen, her bireye uygun programı çeşitlilikle hazırlamalıdır. Uygulanan program, derste, çocuğun yorulmasına olanak tanımamalıdır, çünkü, çocukların sorunu fiziksel yorgunluk değil, dikkat verememedir. Eğer dikkatin dağıldığı hissedilirse, farklı bir aktiviteye geçilmelidir. Okul öncesi dersler de çok uzun olamaz, örneğin Rus yöntemine göre, en fazla 45 dakika olabilir – o da, ders hoşlarına giderse…

Çocuklar harekete açtır. Derste onların hareketsel aktivitelerini ortaya çıkaracak durumlar olmalıdır. Öğrenci oturur, kalkar, hareketli alıştırmalar yapar ama bunların hepsi dersle bağlantılı olmalıdır. Pasiflik, işin temposunu yavaşlatır ve dikkat toplamak için fazladan zaman kaybedilmesine neden olur. Çocuklar sistemli çalışmayı alışkanlık haline getirmelidirler. Bu, evde tek başına öğrenilmez, derste gösterilmelidir ki, en azından bazen hatırlayabilsinler.

İlk dersten itibaren öğrencinin, çalgıyla duygusal bir bağ kurması için çalışılmalıdır. Okul öncesi çocuklar için piyano, en popüler oyuncak haline gelmelidir, ancak öğrencinin, bu oyuncağı ciddiye alması da sağlanmalıdır. Okul çocuğu için ise, hergün ona zaman ayırabilen, onunla çok şey paylaşabilen iyi bir arkadaş olmalıdır piyano.

Her öğretmen öğrenciyi takdir etmenin / ödüllendirmenin önemini bilir. İyi yapılmış iş sadece sözle değil, aynı zamanda, müzikle de ödüllendirilmelidir. Örneğin öğrenci, iyi yapılmış bir çalışmadan / ödevden sonra, ödül olarak güzel bir beste çalmaya hak kazanabilir, öğretmeniyle dört el çalabilir, doğaçlama yapılabilir.

Piyano dersleri için velilerin yardımı ve ortak çalışması çok önemlidir. Öğretmen daha ilk dersten onlarla konuşarak temel konular hakkında bilgi vermelidir; ayrıca, okul çağındaki çocukların ev ödevi konusunu aileyle birlikte hazırlamalıdır. Evde, sistemli şekilde çalışmaya başlamak zorunlu olmalıdır, ancak bitirmek saate bağlanmamalıdır. Sadece programda yazıyor diye çocuklar bir on dakika daha neden çalmak zorunda olsunlar? Eğer istek duymazlarsa, kalite de olmaz.

Velilerin kaliteli müzik aracılığıyla çocuklarıyla kontak kurmaları çok önemlidir. Evde çaldıkları müzikler, onlar için sadece bir ödevden ibaretken, iyi icra edilirlerse, zevk haline gelebilirler. Evde, en azından kısa sürelerle de olsa, seçilmiş kaliteli müzik dinlenmelidir – aileyle müzikli tiyatrolara, konserlere gidilmelidir. Ancak, dikkat edilmesi gereken bir nokta, öğretmenin, velilerle konuşurken dikkatli olması, yardıma çağırırken otorite krizi yaratmamasıdır.

İlk derse, diğer derslerden daha fazla önem göstermek gereklidir. Büyük olasılıkla veliler, çocuklarını nasıl davranmaları gerektiği konusunda uyarmışlardır – bu da, başlangıçta sıkıcı bir atmosfere yol açabilir. Öğretmen, aksine, iyi bir atmosfer yaratmalıdır; ilginç birşeyler gösterebilir, piyano çalabilir, öğrenciyle iyi bir ilişki kuracağına inandırabilir, okuldan, onların okul arkadaşlarından bahsedebilir. Genelde çocukların büyük çoğunluğuyla hızlı bir ilişki kurulur ve onlara hemen birşeyler öğretmek mümkün olur. İlk derste, zor olmayan ev ödevi verilmelidir.

Modern eğitimcilik bize çok katı yöntemler kullanmamamızı, olaylara, kapasite ve karaktere göre değişik yöntemler izlememizi söylüyor. Okul öncesi çocuklarla yapılan dersler farklı kısa bölümlerden oluşmalıdır. Bir örnek verecek olursak:

• Çalışma için gerekli ruh halini oluşturmak
• Çalgıya ilgi uyandıracak bilmece
• Öğrenci, aynı şekilde tekrar eden bir ritim kalıbını çalarken, öğretmen, güzel müzikal fikirlerle ona eşlik eder.
• Müzikalite ve düş gücü geliştirme alıştırması
• Yeni şeyler göstermek ve ev ödevi hakkında açıklamada bulunmak
• Müziksel formların grafiksel gösterimi
• Eski ödevin tekrarı
• Dersin değerlendirilmesi

Okul öncesi çocuklarla yapılan derslerde dikkat edilmesi gereken diğer noktalara da değinelim. Önemli konuları sık sık tekrar etmek ve doğru anlaşılıp anlaşılmadığını kontrol etmek gerekmektedir. Söylediklerinden ya da yaptıklarından, onun, anlatılanı gerçekten anladığına ikna olmalıyız. Çocuk anladığını zanneder, ama kendi doğru bildiğini anlamış olabilir – kontrol etmeliyiz.

Ev ödevi büyük olmamalıdır ve öğrenci tarafından iyice anlaşılmalıdır. Eğer bundan emin olmazsak vermemeliyiz. Ödev kontrol edilirken, genelde, öğretmenlerin eğilimi, sabretmemek ve sürekli düzeltmek yönündedir ve bu kesinlikle yanlıştır. Eğer ödev, sonuna kadar hazırlanmışsa, mutlaka sonuna kadar dinlemeliyiz. Tamamını dinledikten sonra önce pozitif noktaları belirtmeliyiz. Problemleri de kesintisiz sıralamamalı, birer birer ele almalıyız.

Başlangıç düzeyinde olanlar için her derste “müziğin güzelliği” için bir bölüm ayırmak gereklidir, burada öğretmen, kendi müzik aşkını onlara aşılamaya gayret etmelidir. Duyguları müziğe, müziği duygulara çevirmeyi öğretmek, önemli bir amaç olmalıdır.

ÖĞRENCİNİN MÜZİKALİTESİNİ GELİŞTİRME

Öğrencinin müzikalitesini geliştirmek birincil amaçtır. Çocuklar öncelikle yaşamak, (tecrübe etmek), sonra öğrenmek isterler. Çocuklara müziği öğretmenin ve yorumlatmanın yolu da, iyi bir işitmeden geçer.

Kulak alıştırmalarını seçerken en temel özellikleri kapsamalarına özen göstermeliyiz. Eğer öğrencinin müzik temeli varsa, en basit alıştırmaları vermemeliyiz, bunların üstünden kısaca geçmeliyiz. Öğrenci için, çalgıdan çıkartacağı kaliteli ton, çok önemlidir. İşitsel kontrol olmadan, mekanik çalma yoluna gidilmemelidir.

Müzikaliteyi geliştirmenin önemli adımlarından birisi, ritmik okumayı geliştirmektir. Başlangıçta metrik-ritmik sorunlar ciddidir. Onlara en çok yardım edecek olan ise, sözcüklerdir. Görüntüye dayalı örnekler ve yürüyüş de kullanılabilir. Mekanik sayma yerine, dil bağlantılarını kullanabileceğimiz, çocuk tekerlemeleri ve benzeri kalıplar kullanmalıdır. Doğru ritimli metinler çocuklara daha kolay ulaşabilir. Metrik his oluştuktan sonra, sayıma geçilebilir.

Önemli bir konu da müziksel hafızadır. Çocuğun ezber yapması motive edilmelidir. Çocuklar, duyduklarını tam olarak realize etmelidirler. Yapılan analizler, kuru ve aşırı teorik değil, tarih boyunca yapıldığı gibi “güzel çalış” üstünden yapılmalıdır. Kuru bir takım ifadelerle müzik anlatılamaz – incelenemez. Okul öncesi çocukların öğrenmekten zevk aldığı ve problemsiz başardıkları şeyler arasında, aralıklar, akorlar (transpoze edilen – seçilmiş), tekrar edilen ya da transpoze edilen formları duymak, müziksel cümleyi kavramak, nüansları şarkıya ya da besteciğe uygulamak, formları fark edebilmek, farklı artikülasyonları yapmak sayılabilir, ancak bunlar, öğretmeniyle beraber ve onun yardımıyla gerçekleşebilir. Müziğin mantıksal düşüncesi olmadan, sadece mekanik-teknik tehlikelidir. Bu şekilde kaliteli ezber, daha iyi düş gücü, konsantrasyon ve yorum sağlanabilir. Bu, teknik ilerlemeyi de hızlandırır.

Öğrencinin müzikalitesini geliştirmek için üç ana başlıkta açıklamalar verelim:

I) Müzikte Zamanlama

1. Vuruş – müziğin nabız atışı
2. Ritm
3. Tempo

II) Piyano Tonunun Yüksekliği, Gücü ve Rengi

1. Entonasyon – melodi, aralıklar, akorlar
2. Tonun kalitesi ve karakteri, dinamikler, pedal
3. Transpozisyon

III) Müziksel Fantezi ve Düş gücü Gelişimi

1. Müziksel fantezi gelişimi, doğaçlama
2. Temel elementlerle armoni, çokseslilik ve form çalışması
3. İçsel işitme ve müziksel dinleme
4. Dört el çalma ve piyano eşliği

Written by My biSGen

04 Nisan 2008 at 18:10

Piyano Eğitiminde Nota Okuma

leave a comment »

bu güzeL yazıyı paylaşan "nüAns" öğRetmene teşekkürLeR…

Piyano eğitiminde “nota okumak” çok önemlidir. Doğru ve olması gerektiği biçimde nota okuyan öğrenci, başarılı bir şekilde piyano çalar ve repertuarını genişletir. Repertuarını genişlettikçe de yaptığı işten zevk alır. Bu onun, müziğin geniş boyutlarını tanımasına yardım eder. Kısaca, nota okumak ve okuduğu notayı çalmak, müzikten hoşlanmanın ve müziği anlamanın temel esasıdır. Öyleyse, nota okuma becerisini geliştirecek ve başarıyı maksimuma, başarısızlığı da minimuma indirecek olan, eğitimcinin göz ardı etmemesi gereken çalışmalar nelerdir? Nota okumanın ve çalışmanın unsurları neler olmalıdır?

Çoğu eğitimci, öğrencilerine nota okuma ve çalma konusunda, ton ve zaman işaretleri (ölçü sayısı) aracılığıyla, parçanın genel yapısı da göz önünde bulundurarak bazı önerilerde bulunur. Nedir bu öneriler? Örneğin, onlardan ritimler vurmaları, bazı temel akorları çalmaları ve çalarken ellerine değil, sürekli notaları okumaları istenir. Bunlar gerçekten önemli ve önemli olduğu kadar da yararlı önerilerdir. Peki, başka neler olmalıdır? Göz ardı edilmemesi gereken diğer hususlar nelerdir?

Müziği okumak ve çalmak, karmaşık bir beden fonksiyonudur. Diğer bir deyişle, bir intiba ve ifade işlemidir. İntibayı takip eden ifadedeki hız ve atiklik, kişilere göre değişir. Gözler nota kâğıdına bakar, beyin algılar, yorumlar, işitme ve dokunma hissini uyandırır, bunları klavye üzerine aktaracak olan uygun kaslar dürtüyle emirleri gönderir. Eller ve parmaklar çalar. Böylece, nota kâğıdı üzerinde görülen şekiller, işitsel olarak ifade edilir.

Bir öğrencinin müziği okuma yeteneği geliştirmesine öğretmenin başarısı, kullanacağı çeşitli materyalleri öne çıkarması sıraya bağlıdır. Öğrenci bir problemi aşar aşmaz, yeni bir problemle karşılaşır ve onları kendisinin önceki müzikal temellerine ilave ederken, bu bilgiyi kullanmak için devam eder. Müziği okumak için yapılması gerekenleri en başında, müziğin yapısının tanınması ve çalabilmek için de teknik gerekir.

Başlangıçta müzik yapısının basit nota grupları ile tanıtılması gerekir. Bu, modern pedagojide olduğu gibi, bir çocuğun kelimeleri okumasını öğrenme işlemine benzer. Önce kelime grupları, sonra kelimeler ve en sonunda da heceler ve harfler öğrenilir. Bir piyano öğrencisi de önce nota gruplarını, daha sonra ise birer, birer notaları tanıyabilecektir. Bir başka şekilde söyleyecek olursak, gözlerin hareketi, sayfa boyunca düzenli ve devamlı değildir. Belirli nota grupları üzerinde durup sabitleşirler, tanımlamayı yapar yapmazda bir sıçrayışla diğer nota grubunu tanımlamak için dururlar.

Müzik yapısı aşağıdaki şekilde tanıtılabilir. Bunun için Do majör tonu temel olarak kullanılır:

1- Beş sez örneği: Bu basit bir dizi çıkışıdır. Gözler başlangıç notasını bulur ve diğerlerini beş ayrı nota yerine bir şekilde olarak görür.

İyi nota okuyan bir kişinin gözleri, dizek boyunca hareket ederken beş notadan oluşan bir dizi görülecektir. Çalarken, sağ başparmakla başlamasıyla şekil otomatik olarak oluşacaktır.
2-Dizek üzerine yazılmış melodi çizgileri ve aralıklar:
-İkili aralık içeren melodi çizgileri ve aralıklar
-Üçlü aralık içeren melodi çizgileri ve aralıklar
-Dörtlü aralık içeren melodi çizgileri ve aralıklar
-Beşli aralık içeren melodi çizgileri ve aralıklar
-Altılı aralık içeren melodi çizgileri ve aralıklar
-Yedili aralık içeren melodi çizgileri ve aralıklar
-Oktav (sekizli) aralık içeren melodi çizgileri ve aralıklar
3-Üçlü akorlar ve çevirmeleri
4-Dörtlü akorlar

Bir öğrenci, az öncede sözünü ettiğimiz gibi, bir defada sadece bir akor veya sadece bir nota görmeye devam ettiği sürece, akıcı bir şekilde nota okumayı ve beraberinde çalmayı gerçekleştiremez. Yani, nota okumanın kolaylığı, gözlerin ilk bakışta koç notayı algılayabileceğine bağlıdır. Bir defada gördükleri, birkaç nota ile sınırlı olan öğrenciler vardır. Öyle ki bunlar, sayfadaki her notayı bildikleri halde tanımaya çalışırlar. Böyle öğrencileri, yavaş nota okuyan öğrenciler olarak tanımlayabiliriz.

İyi nota okuyan bir öğrenci, müzikteki nota aralıklarının klavyedeki tuşların aralıklarına tamamen uyduğunu anlar, nota kâğıdındaki bir müzik motifinin şekil, sanki eldeymiş gibi hissedilir. Örneğin, beş sesli basit bir dizide olduğu gibi, eşit aralıklı komşu notalar, klavyede nota kâğıdında görüldüğü şekilde hissedilir. Eğer öğrenci başlangıç pozisyonunu biliyorsa doğru bir şekilde çalabilecektir.

Bir müzikal partisyon ve parmak hareketleri arasındaki bul ilişki, yalnızca klavyeli çalgıcılar için geçerlidir. Örneğin, trombonda notalar dizek üzerinde yukarı doğru gidebilir ama çalış aşağı doğrudur. Aynı şekilde bizim halk çalgılarımızdan bağlamada da durum böyledir. Bir yaylı çalgı, örneğin keman çalan bir kişi, tel değiştirir ve aşağı doğru gidiyormuş gibi görünürken, sayfadaki notalar yukarı doğru gider.

Bu ilişki, diğer müzikal şekiller için de geçerlidir. Örneğin, kırılan bir akorda, el yine notaların şeklini alır. Bu şekli tanıyan bir öğrenci, hemen ellerini uygun şekilde ayarlar ve kendisine yalnızca en alttaki notayı bulmak kalır.

Buna benzer örnekler çoğaltılabilir. Örneğin, ters çevrilmiş bir dominant7 akoru; üstte iki parmak komşudur ama beşinci parmak alttaki sesi bulmak için bir açılma yapmak zorundadır.

Benzer durumlar, siyah tuşlar için de geçerlidir. Esas itibarıyla el, nota kağıdındaki notaların göründüğü şekil alır.

Öğrenciler, özellikle ek çizgilerdeki notaları okumakta güçlük çeker. Bu da çalma işleminde bir güvensizlik hissini doğurur. Yukarıda sözünü ettiğimiz teknikleri bilen bir öğrenci, kendisine kılavuz bir nota seçtiği anda, şekilleri hissederek çalar. Nota okumada hata yapsa bile, çalma konusunda güven kazanır.

Aynı şekilde, notaların kağıt üzerindeki adlarından çok, klavye üzerindeki konumları önemlidir. Bir öğrenci, notanın klavye üzerinde yerini tanımlayabilmelidir. Bu, notaların yanlış oktavlarda çalınma şansını azaltır. Öğrencilerin fiziksel tepkilerinin otomatikleşmesi demek, notaların isimlerini kolayca öğrenebilirler demektir.

Elbette tüm bunlar, öğretmen dikkatli bir şekilde planlar ve sıraya koyarsa, zamanla kendisinin desteğine öğrenci daha az ihtiyaç duyacaktır. Eğitimcinin asıl amacının, öğrenciyi daima bildiklerini tanımaya hazır duruma getirmek ve kendi ayaklarının üzerinde durmasını sağlamak olacağı unutulmamalıdır.

Materyal seçiminde özellikle okuyucuları için nasıl bir sıra oluşturulmalıdır? Bunu şu şekilde sıralayabiliriz:

1-Paralel yönde nota hareketleri,
2-Zıt yönde nota hareketleri,
3-tek sesli müzik, sonra basit akor eşliğiyle melodi çizgisi,
4-Çeşitli şekillerde (paralel ve zıt) kontrapuntal hareketler.

Bütün bunları uygulatırken yukarıda da sözünü ettiğimiz gibi, dizekteki nota dağılımlarının, klavyedeki nota dağılımlarıyla aynı olduğu unutulmamalıdır. Öğrenci, el şekilleriyle ilişkisini hatırlatacak nota gruplarını aramayı öğrenmelidir.

Eğitimcilerin, piyano tekniğinin temel çalış
Şekillerinden birisi olan, gamların önemi üzerinde de büyük bir duyarlılıkla durmaları ve okumayı zorlaştıran faktörleri iyi tespit ederek, problemlerin ortadan kaldırılması için gayret sarf etmeleri gerekmektedir.

Gamlar, başlangıçtan itibaren öğrenciye verilmelidir. Öğrenci, bunları yalnızca öğrenmekle kalmayıp, aynı zamanda ezberlemelidir. Çünkü bir parça içersindeki tüm notalar, altere edilmiş sesler olmadıkça, belirli bir gama aittir. Tonal motifler, kısman veya tam dizi şekilleri formundadır veya bir akor yapısını takip eden aralıklar içerir.

Bir öğrencinin, piyanoda fa ve sol anahtarlarını aynı şekilde iyi okuması da önemlidir. İlkokul ve ortaokullarda öğretilen parçaların çoğu sol anahtarıyla yazıldığından, piyano çalan öğrenciler fa anahtarındaki notalarda çok sık hata yaparlar. Bu nedenle, öğrenciler fa anahtarında okumayı geliştirmek zorundadır. Klavye armonisi, bunun için mükemmel bir altyapıdır. Klavye armonisi vasıtası ile öğrenci müzikal yapının aşılmasının verdiği bir güvenli okumayı geliştirir ve anahtar ilişkilerini güçlendirir.

Okumayı zorlaştırıcı ve paralelinde çalmayı zorlaştırıcı faktörlere gelince, bunları temel olarak şu şekilde sıralayabiliriz:

1-Tempo,
2-Nota bilgisi (kazanılmış olan basit seslerin mükemmel bilgisiyle birlikte, bemol ve diyez seslerin pek çoğu),
3-Teknik beceriler (geniş açılımlar ve sıçrayışlar),
4-Karışık ritim şekilleri.

Bu zorlayıcı faktörler en aza indirmenin yolları nelerdir? Genel öneriler neler olmalı veya nasıl bir sistematik izlek tavsiye edilir?

Genellikle bunlar, kendilerini nelerin beklediği konusunda bazı bilgilere sahip olmak için, parçayı ilk önce tetkik etmeden nota okuyup çalmaya başlayanların yaygın hatalarıdır. İntiba ve ifade gücü, organize düşünmenin iyi alışkanlık haline gelmesiyle artar.

Bir öğrenci, nota okumaya başlamadan önce dört temel elementi kontrol etmelidir:

1-Anahtar isimlendirilmeli,
2-zaman işaretini bilmeli,
3-Tempo göstergesini not etmeli,
4-hepsinden önemlisi, ilk birkaç ölçünün ritmik şeklini, ritmi hissettiğinden emin olarak sayıp, hafif bir şekilde vurmalıdır. Aynı zamanda da müzik boyunca bilemeyeceği bir ritmik şekil araştırılmalı ve bunları da sayarak vurmalıdır.

Ritim, nota okurken karşılaşılan en zor problemdir. Bu nedenle öğrenci, notayı okumadan önce ritmi saymalı ve hissetmelidir. Ritmin doğru olmasına karşı, eğer notaların doğruluğu konusunda herhangi bir şüphe olursa, doğru ritim ve tempoyu koruyup devam edebilmek için birkaç nota feda edilmelidir.

Nota okuma ve çalma uygulamalarında, öğrencinin normal seviyesinden daha kolay materyaller bulunur. Bu şekilde öğrenciler, göz ve el hareketlerini ustalaştırarak güvenlerini güçlendirirler. Bu arada, editörün vermiş olduğu parmak numaralarına uyması için, öğrenciler daima uyarılmalıdır.

nota okuma, hafıza ve alışkanlıkların kombine sonuçlarına bağlıdır. Yani, bazı bilinen semboller vasıtası ile, önceden öğrenilenlerin anında geri çağrılma beceresi olarak düşünebiliriz. Dikkatlice seçilmiş materyaller ile sistematik çalışma sürdüren bir öğrenci, bundan yeterince faydalanacak, piyanoya olan ilgisi artacak ve beğeni düzeyi yükselecektir.

İyi ve çabuk nota okumayı geliştiren bir başka faktör, belki de öğrenciyi en çok motive eden yol, birlikte müzik yapmaktır. Örneğin, düetler, eşlikler, dört el için piyano eserleri gibi. Öğrenci, gerektiği katar grubun temposu ile birlikte hareket eder ve birliktelik, gözü, kulağı ve çalmak için de eli eğiterek hızlı fonksiyonlar kazandırır.

Nota okumayı, görsel öğrenenlerin işitsel öğrenenlerden daha iyi uyguladıkları da başka bir gerçektir. Buna rağmen, bazı öğrenciler bu konuda hiç özel ilgi görmeden, iyi birer nota okuyucusu olabilirler.

İyi nota okumak, öğrencilerin melodik, armonik, kontrapuntal, ritmik ve ona hayat veren yapısal fikirler, karakter ve duygu güçleri ile müziğin kalbine doğru hızlı bir şekilde ilerlemelerine yardımcı olur.

Sonuç olarak, genel öneriler ve hatırlanması gereken noktalara kısaca değinelim:

1-Gözler sürekli ileri bakmalıdır: Öğrencilerin bazen bir eldeki notayı okurken ve çalarken, notayı okumadığından diğer eli gelecek pozisyon için hareket ettirmede başarısız olurlar.

2-Notalar grup şeklinde okunmalıdır.

3-Akorlar bir grup halinde daima aşağıdaki sesten yukarıya doğru (petsen – tize) okunmalıdır.

4-nota okumada süreklilik veya bütünlük sağlanmalıdır. Bunun için, birlikte müzik yapmak önemlidir. Öğrenci yalnız başına çalıştığı dönemde bile, sanki bir başkasıyla müzik yapıyormuş gibi düşünmelidir.

5-Okumadan önce, parça incelenip, temel yapılar kontrol edilerek hafızaya alınmalıdır.
Zehra Seçkin Gökbudak

Written by My biSGen

04 Nisan 2008 at 18:05

müzik dersinden sunum hazırlayacak öğrencilere bir iki kaynak site…

leave a comment »

NOEL BABA

leave a comment »

Written by My biSGen

21 Mart 2008 at 19:19

Bugünün Toplumuna Sağlıklı Müzik

leave a comment »

BUGÜN, TOPLUM VE MÜZİK

Tartışmalar Zinciri-1
Müzikbilimciler Sosyalbilimcileri Ağırlayacak!

 

Tartışmacılar
Cihat Aşkın (Sanatçı)
Ali Ergur (Toplum Bilimci)
Ferruh Gençer (Yayıncı)
Ersin Antep (Müzik Bilimci)
Hakan Ergül (İletişim Bilimci)

Written by My biSGen

12 Mart 2008 at 09:43

Şu Dalma’dan Geçtin Mi (Yörük Ali)-aLtyapı-nota-hikaye

leave a comment »

Şu Dalma’dan geçtin mi
Soğuk sular içtin mi
Efelerin içinde
Yörük Ali’yi seçtin mi

Hey gidinin efesi
Efesi efelerin efesi

Şu Dalma’nın çeşmesi
Ne hoş olur içmesi
Yörük de Ali’yi sorarsan
Efelerin seçmesi

Hey gidinin efesi
Efesi efelerin efesi

Cepkeninin kolları
Parıldıyor pulları
Yörük de Ali geliyor
Açıl Aydın yolları

Hey gidinin efesi
Efesi efelerin efesi

Kaynağı Bilinmiyor
Yöre : Nazilli

Muzaffer Sarısözen tarafından derlenmiştir. Rept. No: 801

Türkünün Hikayesi

Yörük Ali (1896-1953) İstiklal Savaşımızın başlarında birçok yararlıklarıyla meşhur olmuş efelerdendir. Nazilli köylülerindendir. Ailesi (Saı Tekeli) adlı bir Türk aşireti olup Ayvazoğlulları lakabıyla anılır. Üç sene çetecilik ettikten sonra Hükümete katılmıştır. Yunanlıların İzmir’i ve Aydın’ı işgal etmesi üzerine,Çine’nin Yağcılar köyünde tekrar küçük bir çete kurmuştur. 15 Haziran 1920’de Menderes Nehri’ni 50 arkadaşıyla sallarla geçerek Malkoç tren köprüsünü muhafaza eden Yunan kara kolunu imha etmiş ve silahlarını almıştır. Bu hareket, Aydın ve havalisinde Milli Mücadelenin başlangıcı olmuştur. Yörük Ali Efe‘nin kuvvetleri sonradan bir alaya yükselerek Milli Aydın Alayı adını almıştır ki, Aydın ve köşk cephesinde bir buçuk sene kadar vuruşan ve Aydın’ın içindeki savaşta çok faydası görülen bu alayın adı 57.Tümende 37.Yörük Ali Efe Alayı ismi ile hala anılır. Efe’ye istiklal madalyası ve milis albaylığı rütbesi verilmiştir.Milli Mücadele den sonra çiftçilik ve ticaretle meşgul olan Efe,6’sı erkek olmak üzere 9 evlat yetiştirmiştir.1953’te vefat etmiştir.

noT: internetten midisini bulup hazırladım. aceLeye geLdiği için ( bir öğretmenimiz rica etti )pek özendiğim söyLenemez; dar zamanda kısa pasLaşmak zoRundaydım. kusuruma bakmazsınız arTık…

"BURADAN" indireceğiniz dosyanın içinde, türküye ait Do ve RE karar olmak üzere iki aLtyapı, türkünün sözleri, notası ve örnek teşkiL etmesi için "TOLGA ÇANDAR" tarafından söyLenmiş/yoRumLanmış hali mevcuttur.

Ananın Sesi ( suLh naĞmesi)

leave a comment »


Ananın Sesi ( suLh naĞmesi)

Ana galbim odlanır söz düşende davadan
Pes değil mi ey insanlar töküldü kan ahtı kan
Pes değil mi kara torpah su içti gözyaşından

Yeryüzünde dostu olsun gerek insan insana
Galbimdeki bu arzular arzusudur zamanın
Men anayım bu sesimde yerin göğün derdi var
Sulha gelin ey insanlar yoksa dünya mahvolur

Silahları yandırın arşa gahsın tütsüsü
Her obada her bir evde ganad açsın sulh sözü
Yüzü gülsün insanların bayram etsin yeryüzü

Yeryüzünde dostu olsun gerek insan insana
Galbimdeki bu arzular arzusudur zamanın
Men anayım bu sesimde yerin göğün derdi var
Sulha gelin ey insanlar yoksa dünya mahvolur

boomp3.com
buRAdAn indirebiLiRsiniz…

yoRumLayan: SadıK güRbüZ ( ….)
düzenleme: saRPeR özSan ( 12 )

öğRenciLeRinize öğRetebiLirsiniz…

Written by My biSGen

02 Mart 2008 at 01:23

müzik dersinde biR küçük uygulama örneği – hayvanlar karnavalı – saint-seans

leave a comment »

öğrenciler sıkıcı öğretmenlerden hoşlanmaz. Kimse de sıkıcı öğretmen olmak istemez, ancak istemek yetmez. YaRatıcı oLmak lazım ve değişik uygulamalar bulmak zorundayız. Ara ara sınıflarda uyguladığım ve öğrencilerimin hoşuna giden uygulamalardan da bahsetmek istiyorum blog’da. işte bunlardan bir tanesi….

Cezayir asıllı fransız besteci "camiLLe saint-seans"ın “Le Carnaval des Animaux” ( hayvanLar kaRnavaLı) isimli çalışmasını dinletiyorum derslerde. önce tahtaya yukarıdan aşağıya doğru ( sırasının hiçbir önemi yok )

eşşek,

kuğu,

kaplumbağa,

baLık(akvaRyum),

fosil/ isKeLet , 

fiL,

kanGuru,

guguk kuşu,

Kuş kaFesi / büLbüLLer ,

aslan,

horoz/tavuk (bu eserin upload yeri 4shared değil-illegal paylaşım yazıyor kabul etmiyor malesef. ben de başka bir yere yükledim. ) yazıyorum. Ardından eserLeri dinLetiyorum. Öğrencilerle birlikte hangi hayvan sesinin takLit edildiğini buLuyoruz. En son oLarak da sadece öğrencilere soruyorum, hangi hayvanı temsil eden müziğin çaldığını.

Eserde aslında toplam 15 bölüm var. ancak ben "finale, introduction, vahşi ( bu eser ne bende ne de öğrencilerimde böyle bir etki/tesir bırakmadığı için ) ve pianist’i katmıyorum bu çalışmaya. ( eserlerin üzerine tıklayarak istediğinizi indirebilirsiniz )

Yeri geLmişken bu çaLışmada neden pianistLerin oLduğunu anLamış deĞiLim. BeLki de bestecinin mizahi biR yakLaşımının gösteRgesidir bu. ÖyLe ya, hayvanLar kaRnavaLı isimLi ve kLasik müzik çaLgıLarı ve anLayışıyLa hayvanLarın tasviR edildiği biR çaLışmada pianistLerin ne işi oLa ki başka !

bu arada bu çalışmayla ilgili olarak "buRaya","o-Raya" ve "ŞuRaya" mutLaka bakın derim.

sizler de payLaşıRsınız deĞiL mi?

Sınıf Kütüphane Programı

leave a comment »

Yapımcı: e-Cözüm   
Dosya Boyutu:1,06 MB
Lisans:Ücretsiz  – free 
Dil:Türkçe
Platform:Windows(Tümü)

Sınıf Kütüphane Programı, daha önceden okul kütüphaneleri için yayınlanan hemen tüm özellikleri taşımakla birlikte, sınıf için gerekli olmayacak bazı bölümler çıkarıldı ve birkaç yeni düzenleme yapıldı.

Program Özellikleri:
Kitap girişlerinde kitap türü yazılabilir.
İstatistikler bölümünde öğrencilerin okdukları kitap sayıları, ad ve türleri tek tıklama ile görülebilir.
Yeni kitap ve kitaplara ait detayları girebilir, silebilir, düzenleyebilir, arşive gönderebilir, ödünç verebilir, geri alabilir.
Okunan kitaplarla ilgili detaylı istatistikler tutabilir. İade süresi program içinden belirlenebilir.
Bütün bölümlerin yazıcı çıktıları alınabilir. Ayrıca detaylı yazdırma, kitap geciktirenlerin listesini alma gibi özel çıktılar alınabilir.
Bölümlerde kriterlere göre arama ve öğrencilerdeki kitap bölümünde tarihe göre filtrelemeler yapılabilir.
En çok okunan kitaplar, en çok okuyanlar ve kimlerin hangi kitapları okudukları vs izlenebilir.
Kitap alışverişlerini sadece kitap kodlarını ve üye numaralarını girerek gerçekleştirebilirsiniz.
Program başlığında kurumunuzun adını görebilirsiniz.
Kullanıcı profilleri düzenleyebilir, kullanıcılara program üzerinde istediğiniz yetkileri verebilirsiniz.

Sınıf Kütüphane Programın ilk çalıştırılmasında kullanıcı adı : admin , Şifre : 1 dir. Daha sonra başka kullanıcılara yetkiler verebilir kendi profilinizi düzenleyebilirsiniz. Program menüleri oldukça sade işlevselliği ise yüksektir.

doWNLoad

Written by My biSGen

20 Şubat 2008 at 18:18

9.Uluslararası Klasik Gitar Festivali – ODTÜ – 2008

leave a comment »


Uluslararası Klasik Gitar Festivali, bu yıl 27 Şubat – 8 Mart tarihleri arasında sanatseverlere unutulmaz anlar yaşatacak!

1997’den bu yana her yıl başarıyla düzenlenen festivalimiz, bu yıl dünyaca ünlü Grammy ödüllü gitar virtüözleri Andrew York ve William Kanengiser’in yanı sıra, ülkemizin usta sanatçıları Bekir Küçükay, Kagan Korad, Kürşat Terci, Kadir Yılmaz ve Güray Alyörük’ü konuk ediyor.

SANATÇILAR
ANDREW YORK
WILLIAM KANENGISER
KADİR YILMAZ
KAGAN KORAD – KÜRŞAD TERCİ
BEKİR KÜÇÜKAY
GÜRAY ALYÖRÜK
SONAT ÇELEBİ – SERHAN GÜL
ALPER MORTAŞ ve FLAMENKO GRUBU

FESTİVAL PROGRAMI
27 ŞUBAT – 18.00 AÇILIŞ GALASI

29 ŞUBAT – 20.00 ANDREW YORK (RESİTAL)

1 MART – 10.00 ANDREW YORK – ATÖLYE
1 MART – 14.00 ANDREW YORK – ATÖLYE
1 MART – 18.00 ALPER MORTAŞ FLAMENKO GRUBU (RESİTAL)

1 MART – 20.00 GÜRAY ALYÖRÜK ( RESİTAL)

3 MART – 20.00 TERCİ – KORAD GİTAR İKİLİSİ (RESİTAL)

4 MART – 10.00 KAGAN KORAD – ATÖLYE
4 MART – 14.00 KÜRŞAD TERCİ – ATÖLYE
4 MART – 20.00 KADİR YILMAZ (RESİTAL)

5 MART – 10.00 WILLIAM KANENGISER – ATÖLYE
5 MART – 14.00 WILLIAM KANENGISER – ATÖLYE
5 MART – 20.00 BEKİR KÜÇÜKAY (RESİTAL)

6 MART – 10.00 BEKİR KÜÇÜKAY – ATÖLYE
6 MART – 14.00 BEKİR KÜÇÜKAY – ATÖLYE

7 MART – 20.00 WILLIAM KANENGISER (RESİTAL)

8 MART – 20.00 SONAT ÇELEBİ – SERHAN GÜL (RESİTAL)

ATÖLYELER
Katılım başvuruları http://www.gitarfest.org adresinden doldurulacak formlarla yapılabilir. Çalınacak eserler listesi sanatçıya gönderilerek aktif katılımcılar seçilecektir. Son başvuru tarihi 24 Şubat olup, seçilen katılımcılar 26 Şubat Tarihinde sitede duyurulacaktır. Aktif katılımcı fiyatları aşağıdaki gibidir, pasif katılımcılardan ücret alınmayacaktır.

ANDREW YORK 20 YTL

WILLIAM KANENGISER 20 YTL

BEKİR KÜÇÜKAY 10 YTL

KAGAN KORAD 10 YTL

KURSAD TERCİ 10 YTL

BİLET FİYATLARI
Biletler ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi(KKM) ile BILETIX gişeleri ve http://www.biletix.com den temin edilebilir. Aşağıdaki fiyatlar ODTÜ’den alınan biletler için geçerlidir, Biletix ‘ten alınan biletlerde 2.5 YTL . ekleme yapılmaktadır.

Andrew YORK Ögrenci – 10 ytl. , Tam – 15 ytl

William KANENGISER Öğrenci – 10 ytl. , Tam – 15 ytl

Bekir KÜÇÜKAY Öğrenci – 5 ytl. , Tam – 7,5 ytl

Terci – Korad Gitar İkilisi Öğrenci – 5 ytl. , Tam – 7,5 ytl

Kadir YILMAZ Öğrenci – 5 ytl. , Tam – 7,5 ytl

Güray ALYÖRÜK Öğrenci – 1,5 ytl , Tam – 2,5 ytl

Serhan GÜL – Sonat ÇELEBİ Öğrenci – 1,5 ytl , Tam – 2,5 ytl

Alper Mortaş Flamenko Grubu Öğrenci – 1,5 ytl , Tam – 2,5 ytl

İLETİŞİM ADRESLERİ
Atölyeler için iletişim: sonatcelebi@gmail.com
Konser biletleri için iletişim: odtugitar@gmail.com

Written by My biSGen

15 Şubat 2008 at 09:25